Murat Soygeniş ve mimarlık pratiği S+ ARCHITECTURE’ın deneysel yolculuğunu gözler önüne seren bir kitap İtalyan yayınevi Aracne Editrice tarafından yayımlandı. Ofisin tüm projelerinde, tasarım süreci boyunca yapılan eskiz çalışmaları mimarlığı düşlemekte güçlü birer araç olarak kullanılıyor. Mimarlık ve tasarım yazarı Andrea Oppenheimer Dean’in, “Visioning Architecture: The Sketches of Murat Soygeniş” başlıklı kitap için kaleme aldığı sunuş yazısı şöyle:
“Dijital tasarımın mimarlık eğitim ve pratiğine yön verdiği bir zamanda Murat Soygeniş, eskizle düşünmeye önem vermiş, eskizle düşünme sürecinin avantajlarına hatta üstünlüğüne inancını sürdürmüştür. Soygeniş’in eskizlerinin yer aldığı bu kitabın önsözünde, tasarım ve uygulama firması olan Jersey Devil’ın kurucusu Steve Badanes eskizin önemini şu şekilde vurgulamaktadır: ‘Tasarım eskizleri, tasarımcının konu üzerinde düşünmesine, tasarımı zihninde ve kağıt üzerinde farklı tabakalar şeklinde geliştirmesine yardımcı olur. Bir eskiz kağıdı üzerine yeniden serilen bir başka tabaka gibi, tasarıma yönelik düşüncelerimiz yaptığımız eskizlerle kayıt altına alınır ve tasarım problemi üzerinde çalıştıkça, zihnimizde gelişip detaylanan konu eskize de gelişerek yansır.’
Eskiz sadece görsel, sezgisel ve bilişsel konuların en hızlı şekilde analiz ve kavrama yöntemi değil, aynı zamanda tasarımcıya sınırsız özgürlükler sağlayan bir araçtır. Eskizde, dijital çizimde olduğu gibi önceden tanımlanmış kısıtlamalar bulunmaz. Kalem tasarımcının elinin, zihninin ve yaratıcılığının bir parçasıdır. Badanes’in yazdığı gibi, ‘Eskiz yapmanın doğasındaki bu hızlı düşünme süreci, dijital çağda bile bir kenara terk edilemez.’
Tasarım algısı ve görsel düşünme üzerine çalışan Prof. Gabriela Goldschmidt ise önsözünde Soygeniş’i ‘coşkuyla eskiz yapan’ biri olarak tanımlar: ‘Soygeniş’in yaptığı eskizler çok güzeldir. Güzel eskiz olmanın ötesinde eğiticidirler; kullanıcısı ve içinde bulunduğu çevre için uygun olanı arayan, yapım teknolojisinde günceli yakalamaya adanmış bir zihnin hikayesini anlatırlar.’
Soygeniş’in eskizlerinin birçoğu tasarım öncesi aşamaya ait ‘ön düşünce’ eskizleridir. Bazıları, tasarımı müşterilere ve diğerlerine aktaran ‘tasarım geliştirme’ eskizleridir. Bir üçüncü grup da tasarım ile ilgili detaylar, boyutlar ve malzemeyi resmeden ‘son ürün’ eskizleridir.
Murat Soygeniş, kurucusu olduğu mimarlık ofisi S+ ARCHITECTURE bünyesinde, başlangıç aşamasındaki tüm tasarım konularına serbest el eskizi ile yaklaşmayı bir kural haline getirmiştir. Ofisin geniş yelpazedeki tüm projelerinde, tasarım süreci boyunca yapılan eskiz çalışmaları mimarlığı düşlemekte güçlü birer araçtır.
Bu eskiz kitabı, Soygeniş’in bilişsel ve deneysel yolculuğunu gözler önüne sermektedir.”
Tasarım: Bu sunuş yazısından yola çıkarak bu kitabın neler anlattığını kısaca aktarabilir misiniz?
Murat Soygeniş: Kitap çok sayıda eskizi okuyucuyla buluştururken mimari tasarım sürecine yaklaşımımızı ele alıp, irdeleyen uluslararası çevrelerce çok bilinen mimar ve uzmanların değerlendirme yazılarını içeriyor. Mimari tasarım problemlerine çözüm ararken, günümüzde dijital araçlar şüphesiz çok etkili araçlardır. Bu araçların dahil edilmediği bir proje tasarım sürecinden bahsetmek imkansız tabii ki. Ancak göz, el ve zihin özgürce ve koordineli olarak çalışabilmekte ve bilgisayarların aksine önceden tanımlanmış kısıtlamalar olmadan geniş düşünebilmeyi sağlayabilmektedir. Tasarım sürecimizdeki eskiz çalışmaları da bizim proje tasarım çalışmalarımızda mimarlığı düşlemekte güçlü birer araç olarak kesintisiz kullanılmaktadır.
T: Editörün ‘Çizgilerle ve Renklerle Düşünmek’ isimli tanıtım yazısında vurgulandığı gibi kitaptaki çalışmalarınız tasarımın çeşitli aşamalarını gözler önüne seriyor. Bir bölümü ‘ön düşünce’, bir kısmı ‘tasarım geliştirme’ ve ‘son ürün’ eskizleri. Ofisinizdeki proje çalışmalarınız çok geniş bir yelpazede duruyor. Kitapta detaylarıyla yer alan, bu farklı boyutlardaki projelerin düşlenmesi ve gerçeğe doğru bir adım daha ilerlemesi süreci nasıl gelişiyor? Diğer bir deyişle tasarım konusunun birbirlerinden boyutsal ve içerik farklılıkları sürece nasıl yansıyor?
MS: Belirttiğiniz gibi projelendirme ve tasarlama bir süreç. Tasarım konusu her ne ise; bazen küçük bir obje olabilir, bazen bir konut ya da daha büyük ölçekli bir yapı olabilir; sürecimiz hep aynı bizim. Tasarım fikrini eskizlerle analog olarak irdeliyor, geliştiriyor ve dijital araçlar yardımıyla sunuyoruz. Konu daha karmaşık ve büyükse doğal olarak bu süreç daha uzun oluyor. Karma işlevli bir yapı tasarımı proje konumuz olduğunda, bu konunun eskizlerle birbiri üzerinden aşamalı gelişimi, sürecin doğası gereği olabilecek değişimlere cevap vererek ilerliyor ve uzun olabiliyor. Daha küçük boyutlu bir tasarım karşısında ise, örneğin bir iç mekan veya obje söz konusu ise, hem konuyu daha kolay kavrayabiliyor tüm paydaşlar, hem de ifadesi daha kısa sürede gerçekleştirilebiliyor. Tasarım sürecinin olmazsa olmaz paydası da her zaman eskiz çalışmaları ağırlıklı bir ön düşünce süreci ve ardından dijital çalışmalar ağırlıklı bir tasarım geliştirme ve sunum süreci oluyor. Kısacası analog ve dijital yöntemler birlikte kullanılıyor.
T: Kitabın tanıtım yazısında editör, mimari proje tasarımlarınızda ön eskiz çalışmalarınızın mimariye yaklaşımınızda olduğu gibi minimalist ve sade olduğunu, tıpkı hayalgücüne dayanan ütopya eskizlerinizdeki gibi ifade olarak yalın olduğunu ve çalışmaların çoğunun bir megakent olan İstanbul için gerçekleştirildiğini vurgulamakta. İmparatorluklar başkenti olan bu kentin sürprizleri ve çeşitliliklerinin tasarım ve ütopyalarınızda, çizgi ve renklerinizle hayat bulduğunu belirtmektedir. Mimari projeleriniz sadece İstanbul için mi gerçekleşiyor? İstanbul size ilham mı veriyor?
MS: Mimari çalışmalarımızın çoğu İstanbul’da gerçekleşiyor. Bazı çalışmalarımızın İstanbul dışında gerçekleştiği ya da başka yerler için de projelendirildiği oldu tabii ki, tüm meslek yaşantımı düşünürsem. Tasarım konusunun girdileri ilham kaynağının ne olacağını açığa çıkarıyor diyebilirim. Konunun içinde yer aldığı coğrafyanın yapılı çevresi, sosyal ve kültürel özellikleri bu kaynakları oluşturabiliyor. İstanbul bir megakent. Bu durum ortaya kentin sürekli bir laboratuvar olma özelliğini çıkarıyor. Söz konusu tasarım olunca unutulmaması gereken önemli bir nokta da, yer ve kültürün yanı sıra sizi yönlendiren ilham kaynakları arasında uluslararası anlayışlar, tasarımda global dürtüler, etkileşimler de sayılabiliyor.
T: Mimari tasarım sürecinizi ortaya döken bu kitabın Türkiye’deki mimarlar ve öğrenciler için önemli bir kaynak olmanın ötesinde uluslararası çevrelerce de kucaklandığı ve çok geniş bir ortamda faydalı olacağı şimdiden belli. Son olarak, Türkiye’de mimarlık nereye gidiyor?
MS: Türkiye’de mimarlık ülkenin genel durumu ile çok yakından ilişkili. Tarih boyunca baktığımızda ülke ekonomisi, kentleşme politikaları günümüzde yaşadığımız ortamları, kentlerimizi şekillendirmiş. Bu bütüne şöyle bir bakarsak, kim bakarsa baksın, mesleği mimar olmasına da gerek yok, yaşadığımız çevrelerin iyi ve kötü yönlerini sıralayabiliriz. Birisinin iyi dediği bir çevre bir başkası için kötü kategorisinde olabiliyor. Tüm bunlar da zaten bizim beğeni kültürümüzü, yaşadığımız çevre düzenini oluşturuyor. Benim burada vurgu yapmak istediğim ve sıklıkla söylediğim, bireysel olarak başarılı, uluslararası ortamlarda yarışabilen mimarlık ürünlerini üretebilen bir ülkeyiz, ancak kentsel ölçekte kamu yararını koruyamıyoruz. İnsanlara yeterli yeşil alan, yaya yolları, araç yolları, park yerleri, duruş izleri yok kentlerimizde. Kentlerimiz bizleri mutlu etmiyor. İnsanlarımız yurt dışına seyahat ettiklerinde gördükleri kentsel çevrelerde daha mutlu oluyor, daha rahat ediyorlar. Farklı coğrafyalarda kamusal alanın ne kadar yeterli olarak kullanıcılarına sağlandığını görüyorlar.
T: Türkiye’de gerçekleşen mimarlığının uluslararası ortamlardaki yeri nedir?
MS: Her geçen gün bu konu beni daha fazla heyecanlandırıyor, umutlandırıyor. Şu anda uluslararası çevrelerde İspanyol, Japon, Peru, Meksika, İsveç mimarlığı çok konuşuluyor. Türk mimarlığını ise biz Türkiye’de çok konuşuyor, çok yazıyoruz. İnanıyorum ki bir gün uluslararası ortamlarda Türkiye’de gerçekleşen mimarlık, Osmanlı mimarlığının benimsendiği gibi benimsenecek, beğenilecek ve merkeze dahil edilecek.
Kitap bilgisi: Barbano, G. (Ed.), Visioning Architecture: The Sketches of Murat Soygeniş (Önsöz: S. Badanes, G. Goldschmidt, Kapak yazısı: A. O. Dean), Aracne Editrice, Roma, İtalya, 612s, 2017.
Kaynak: —–, “Murat Soygeniş – Röportaj (Interview)”, Tasarım, Sayı 277, s. 70-73, Aralık 2017.