Sokak festivalleri olsun
Sokak festivalleri birçok Batı kentinde kentsel mekana gündelik işlevi dışında senenin belli günlerinde eğlence, dinlenme işlevlerini yükleyip, o semte ait tarihi, mekansal, mimari özelliklerin sergilenmesine önayak olur. Bu festivaller sayesinde semtlerin bilinmeyen yönleri herkesce keşfe açılır. Önce Baltimore’da, daha sonraları diğer Batı kentlerinde çeşitli sokak festivalleri gördüm. Bu festivaller aklıma bizim sokaklarda kurulan günlük semt pazarlarını getirdi. Panayırlarla ilgili dinlediğim hikayeleri hatırlattı… Bizde sokak festivalleri pek yok. Cihangir, vb bazı semt girişimleri dışında; Ortaköy, Beylerbeyi gibi, yayalaştırıldığı için halkı çeken kentsel alanlar dışında festival örneği yok. İstanbul’da oturuyorsanız, semt pazarlarını, mallarını severseniz, ayrıca bunların yanında kentsel mekanın zengin, manzaralı olması sizi daha da memnun edecekse Salı günleri Emirganüstü – Boyacıköy’de kurulan pazarı görmelisiniz. İki sokağın köşeleri pahlı olarak kesiştiği alan pazarın başlangıç noktasıdır. Taş kaplı yolların kesiştiği alanın ortasında yer alan mermer çeşme, alanı çevreleyen iki, üç, dört katlı ahşap ve kagir yapılar, ağaçlar, yapıların bu alana uzanan çıkmaları, bahçe duvarları ile semtin karakterini yansıtan güzel bir giriş… Bu alanın yakın çevresinden, yapıların arasından ve çatılar üzerinden Boğaziçi görünür. Boğaz köylerinden birinde olduğunuzu size hatırlatır. Ahşap, sıva ve ağaçlar arasından Boğazın mavi suları parlar. Sebze, meyve tezgahları, temizlik gereçleri, giyim tezgahlarından oluşan iki ila üç yüz metre uzunlukta küçük sayılabilecek ölçekteki pazar alanı sadece bu sokak üzerinde yer alır, sokak dışına, yan sokaklara, alanlara taşmaz. Gereksinim karşılama, semtinize hizmet getirme anlayışını esas alan pazarların bu örnek ya da benzer birçoğu başka bir amaç için bulunmazlar. Bildiklerim arasında pek azı eğlenceye yöneliktir. Yani bizde pazara eğlenmeye değil; yiyecek, giyecek gereksinimini karşılamak için alışveriş etmeye gidilir. Panayırlara – kısa süreli, birkaç günlüğüne kurulan eğlence parklarına – ise hem alışveriş hem eğlence amaçlı gidilirmiş. Bizim kuşak buna yetişemedi, sadece büyüklerinden duyarak yetindi.
Baltimore’da ilk kez tanık olduğum sokak festivali alışveriş, eğlence, kültüre yönelik aktiviteleri kapsıyordu. Fells Point olarak bilinen, Baltimore’un liman semti olan, 19. yüzyıl sırakonutlarının erken örneklerini barındıran bölgede kurulan ve yörenin en önemlilerinden olan Fells Point Festivali’ne ilk gittiğimizde Türk, Amerikalı, Hintli karma, etnik, küçük bir gruptuk. Festivalde yer alan çadır, geçici strüktür, tentelerin altında, sokakta panolarda ve tezgahlarda kızılderili kültürü çeşitli yazı ve resimlerle tanıtılıyordu. Festivalin gerçekleştiği beş, altı sokakta yer alan yiyecek, içecek tezgah ve arabaları, konserlerin gerçekleştiği alanlar, hediyelik eşya satan sabit ve seyyar tezgahlar, vesikalık resminizi çizen ressamların önünde biriken kalabalık, semtin tarihçesini aktaran panolar, yazılar, bu aktivitelerin birinden diğerine koşturan yediden yetmişe ziyaretçiler festivalin devam ettiği üç gün boyunca o bölgedeki kent mobilyalarını, sokaklarını, sırakonutların zemin kat vitrinlerini kullandılar. Fells Point ile ilgili çeşitli dernek ve kuruluşca organize edilen festivale sadece semtin içinde yer aldığı Baltimore kentinden değil, dışarıdan, yakındaki diğer şehirlerden de ziyaretçiler geldi. Festival hem semtin tanınmasına hem de semte gelir bırakılmasına önayak oldu. Festivali gezenler, Baltimore’un bir zamanlar diğer kentlerle ticari deniz bağlarının kurulduğu önemli bir limanının tarihini, yaşantısını, ev-atölye yapı tiplerini öğrendiler, binaların içlerine girdiler, sokaklara taşan mermer basamaklarına oturdular; diğer yandan kızılderililerin çadırlarını nasıl kurduklarını birebir ölçekte izlediler… Tüm bunları konserler, etnik yiyecekler, hediyelik eşyalar eşliğinde, neşeli bir şekilde gerçekleştirdiler.
Başka bir sokak festivali de Read Street Festivali olarak bilinen, kent merkezindeki önemli mimari yapı tiplerini barındıran yüz, yüzelli metre uzunluktaki sokakta, daha küçük bir alanda kurulan festivaldir. Kent ve sokağın önemini vurgulayan bilgilendirme panolarının yanısıra, müzik, dans gösterisi, yiyecek-içecek ve hatıra eşya tezgahları festival düzenindeki sokakta yer alırlar. Mt. Vernon semtindeki Çiçek Festivali, Patterson Park, Hollins Market, Johns Hopkins Üniversitesi festivallerinin tümü bir kentin önemli tarihsel, etnik, sosyal özellikler taşıyan “neighborhood” ya da semtlerinin bu özelliklerinin ortaya döküldüğü, sergilendiği aktivitelerdir. Evlerinin, işyerlerinin önünde, kendi sokaklarında festivalle bütünleşen semt sakinleri, semtlerinin senenin birkaç günü hareketlenmesinden, ziyaret edilmesinden memnun olurlar. Taş ve tuğla cepheli sıra yapılarını sergilerler; açık kapılardan dışarı bakarak, üst kat giyotin pencerelerden sokağa uzanarak misafirlere katıldıklarını belli ederler. Yerel müzik grubu Rhumba Club çalarken sokakta dans edenlere evlerdekiler katılır… Çinli, Japon, Koreli, Avrupalı, Asyalı, Afrikalı buralarda buluşur, tanışır, konuşur… Baltimore’un sokak festivalleri yörede yaşayanların dört gözle bekledikleri, takvimlerine unutmamak üzere işaretledikleri kültürel ve eğlence odaklı aktivitelerdendir. Birçok ABD ve Avrupa kentlerindeki yöresel festivaller gibi.
Bizim de, kentlerimizin, insanlarımızın, sokaklarımızın festivallere, canlılığa ihtiyacı var. Buna, kentlerimizi daha iyi tanımak, sokaklarımızla daha çok bütünleşebilmek için ihtiyacımız var. Sokaklarımız, sadece geçip gittiğimiz rotalar değil, kısa süreli de olsa iletişim kurduğumuz kentsel mekanlar olarak var olmalılar. Çok yakınımızda bulunan, belki de farketmediğimiz kültürel, kentsel ve mimari değerleri herkesin eğlenerek görmesi, okuması, içine girip gezmesi için. Sadece Ayasofya, Sultanahmet, Bab-ı Hümayun’u değil, küçük semt çeşmeleri, ahşap taşıyıcılı konutlar, dizi-konutlar, birinci, ikinci ve benzeri sınıf tarihi eserleri, kentin az bilinen kentsel mekanlarını ve yaşantısını keşfedebilmek için…
Kaynak: Soygeniş, M., “Sokak festivalleri olsun”, İstanbul, Sayı 39, s. 33.34, Ekim 2001.